Tuesday, July 14, 2009

Derin devlete en cok ne yakışır?

Derin devlete en cok ne yakışır?


KAR MASKESİ

EYLEM YILDIZER (Tiroj dergisi)


Bu aralar daha sık duydugumuz kelimeler var; kazı, kuyu, cephanelik, bomba, kemikler, kayıp, kontrgerilla, operasyon... Hepsi de çok derin anlamlar taşıyan kelimeler, arkalarında yine “derin” bir ortaklık var çünkü. “Derin Devlet” denilenin gerçekte ne demek olduğunu yine derinlere bakarak görecegimiz günler bunlar. Bastığımız yerler sadece toprak değil, o toprakların altında bir yerlerde bir ülkenin hesaplaşılmamış geçmişi yatıyor. Kayıplarla cinayetlerle, operasyonlarla bezeli bir sürecin kanıtları yerin altında, kalıntıları ise yer üstünde her gün karşımıza çıkıyor.

Ergenekon operasyonunun art arda gelen dalgaları bazen tereddütler, kafa karışıklıkları yaratsa da artık kimsenin kaçamayacağı gerçekler ortaya çıkmış durumda; Bu devletin kuyuları var, toprağın altına gömmek unutturmak, yok saymak istedikleri var. “Devletli” maskelerinin altında gizledikleri çok şey var. Maskenin gördüğümüz yüzündeyse “sözde”ler, “hain” ler, “laik” ler uçuşuyor her gün üstümüze doğru. Ayrılıyoruz, bölünüyoruz, sonra yine gömülüyoruz. Kendi yaşamımıza bile şöyle bir dışardan bakıp tanıklık etsek, maskeleri görüyoruz, derinlerde ise yine kuyular, kemikler, silahlar.

'Aslında boşa gizleniyorsunuz'

Geçmişin artık toprağa sığmadığı böyle zamanlarda yalnızca kişisel tanıklık değil sanatsal tanıklık da önem taşır. Sorulacak soru çok; ne yaşıyoruz, neler oluyor, geçmişte neler olup bitmiş, yoksa bitmemişmi?... Belki cevapları da biraz derinde aramak gerek. Kimi yerde cevapların aranacağı yeri gösteren, kimi yerde soruların altını çizen sanatsal tanıklık ve yaratıcılık örneklerine rastlamak mümkün. İstanbul Karaköy'deki Hafriyat'ta Nisan ayı boyunca sergilenen Serpil Odabaşı'nın resimleri benzer bir işlevi üstleniyordu. Serginin adı “Kar Maskesi”... Odabaşı da şöyle demiş; “Derin Devlet bir aşk şiiri olsaydı kar maskesi onun başlığı olurdu” Devletin kar maskeli amcalar aracılıgıyla uyguladığı operasyonları ve onların daha yumuşak “yansıma” larına değinen Odabaşı, “aslında boşuna gizleniyorsunuz gerçekler apaçık ortada” diyen bir alaycılıkla, acımasız gerçekçiliği buluşturup eleştirel bir üslup ortaya koymuş.

Üçüncü kişisel sergisini açan Odabaşı, daha önceki resimlerinde de ironik anlatımı ve politik arka plana verdiği önemle dikkat çekiyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nda çalışmış olan Odabaşı, İnsan Hakları İhlalleriyle yakından ilgileniyor.

Militarizmin Toplumsallaşması


Kar maskesi sergisinin en göze batan bölümlerinden biri “Toplumsal Refleks”. Topluma bir kalıp gibi giydirilmeye çalışılan linççilik kültürünü eleştiren bu seriyi, “Gerisi Teferruat” bölümü ile beraber değerlendirince toplumsal ve politik bir panorama tamamlanıyor neredeyse. Toplum Mühendisliği ve özel harp taktikleriyle sürdürülen bu bilinçsel şekillenmeye yaşanılanlar üzerinden yeniden bakma olanagı sunuyor Odabaşı.

Ders; Uluslar ve ulusçuluk. Ders Araç gereci; ezberküs

“Vatandaş Türkçe Konuş” serisi, asimilasyon boyutuna ve biçimine vurgu yapıyor. “Ders; Uluslar ve Ulusçuluk” adlı bölümün “ders aracı” olan yerleştirme “Ezberküs” adını taşıyor ve Odabaşı'nın eleştiri ile mizahı nasıl kesiştirdiğini gösteren iyi bir örnek sunuyor. Hem ulusalcılığın propganda teknikleri arasında nasıl can alıcı bir yerde durduğunu, tabiri caizse “damar” olduğunu, hem de devletin bir ayrışltırıcı olarak nasıl işlediğini vurguluyor “Ezberküs”. Yine aynı bölümdeki “Çözümlü problem” ise “Ya sev ya terk et anlayışının matematiksel bir yansımasını veriyor. “Çünkü elinizde kan izi var” ile “Yama adlı çalışmalarda ise daha dolaylı bir anlatım biçimini tercih etmiş Odabaşı. Bir yandan kadınların uğradığı cinsiyetçi sömürü ve baskıya vurgu yaparken, diğer yandan kadın sorununun geleneksel kalıplarla anlaşılamyacağını belirtiyor bu çalışmalar.







Yama

“Bu bir kurbağa değildir” ise atıfta bulunduğu Rene Magritte'in “Bu bir pipo değildir” resminde olduğu gibi görüntülerin değil göstergelerin önemine dikkat çekiyor, ama diğer yandan da göstergeleri oludğu gibi okumanın gerekliliğine işaret ediyor. Kamuflaj desenini kurbağa sanmak gibi militarizmin toplumsallaşmasını doğal sanmak da yanlış okumak olur.

Derin Devlet bir aşk şiiri değil elbette, maskelerinin ardında, geçmişle bugünün kesiştiği yerde hesaplaşılacak çok şey var. Kayıplar, kaybedilenler, kuyular ve ardında bıraktıkları ortaya çıkacak daha. Kar maskesiyle, 'ezberküs' leriyle, ya sev ya terk et kümeleriyle, dur ihtarlarıyla ulusçuluk dersi verenlerin sınava tabii tutulma zamanı şimdi.

Tiroj Mayıs- Haziran sayısı

No comments: